13 Ağustos 2013 Salı

Hindistan



Kiralamayı Düşündüğümüz Motosiklet
Tuz ve Fıstıklı Baklava Arasındaki İnce Çizgi

Londra’dan sınıf arkadaşım Rikhil aradı. Hindistan’da, Yeni Delhi’de uzun metraj film çekeceğini, projede benim de bulunmamı istediğini söyledi. Bende kanaldaki işimden sıkılmıştım ve bir kaçış planı arıyordum. Hindistan’da uzun metraj bulunmaz fırsattı. Kabul ettim. Film bağımsız bir film olduğu için tabii ki para vermiyordu can dostum Rikhil, sadece masraflarımı karşılayacaktı. Fakat o bile benim için bedava tatil anlamına geliyordu. Çünkü asıl planımız filmin çekimleri bittikten sonra Yeni Delhi’den kiralayacağımız motosikletlerle Himalayalar'a gitmekti. Bu plan da dahil olmak üzere bütün bunları Buğra’ya anlattım ve çatır çatır çatlattım kıskançlığından. ‘Olsun abi bende ufak ama şirin bir Ege turu düşünüyorum’ diye durumu kurtarmaya çalışsa da, ‘Himalayalar ooooluuummm’ şeklinde daha da üzerine gittim ve Buğra’yı ağlamaklı halde bırakarak yola koyuldum. 

- Hindistan'a giderken vize almanız gerekiyor. Randevu ile çalışıyor konsolosluk ve bir gün içinde alabiliyorsunuz vizeyi. -

Rikhil ve Kız Arkadaşı
İstanbul'dan uçağa binerken kafamdaki soru işareti, herkesin abartarak üzerinde durduğu 'Hindistan kokusu'nu daha uçakta duyup duymayacağımdı. Çünkü Hüseyin Abi'nin söylediğine göre daha uçağa bindiğin ilk anda o 'koku' yüzüne bir çarpıyor ve seni seyahatin boyunca yanlız bırakmıyormuş. Uçağa bindim fakat koku falan yoktu. Millet abartıyordu besbelli. 7 saate yakın süren uçuştan sonra Hindistan’a vardım. Sabahın 4‘üydü ve dostum Rikhil kız arkadaşı Shachi ile birlikte beni karşılamaya gelmişlerdi. Sarıldık, hasret giderdik. Rikhil, uçak sabah çok erken indiği için bir süre mızıldandı ama ben pek sallamadım. Rikhil’in evine gittik. 

- Gitmeden önce olmanız gereken aşıları mutlaka olun. Bilgi için www.hssgm.gov.tr -



Akshat ve Yatağı
Evde Rikhil, annesi, babası, ananesi, kız arkadaşı ve hizmetçileri Akshat ile beraber yaşıyorlardı. Ev mütevazi bir evdi fakat evde hizmetçi vardı. Garip bir durumdu benim için. Rikhil’e durumu sorduğumda, Hindistan’daki kast sisteminden bahsetti ve sistemin hala değişmediğinden dem vurdu. Fakat bir yandan ahlak dersi veriyor bir yandan da hizmetçiye emirler yağdırıp oradan oraya koşturuyordu. İnceden uyuz olmuştum Rikhil’e. Genç delikanlı Akshat’a karşı ise bir sempati doğmuştu içimde. Öyle ki İstanbul’dan getirdiğim tatlıyı ev ahalisine ikram ederken ilk önce Akshat’a tuttum. İlk başta almak istemedi, gözgöze geldiği ev sahiplerinden somut bir itiraz görmeyince bir parça baklava aldı ve yedi. Ve böylece bir zamanlar Gandhi’nin ‘tuz’ yüzünden başlattığı bağımsızlık hareketinin benzerini ben de bir parça fıstıklı baklava ile başlatmış oldum. 

- Hindistan'da heyşey için pazarlık edin, ilk söylenen fiyatı kabul etmeyin hiçbir zaman, turist olduğunuzu anladıkları an fiyatı iki katına çıkartacaklardır her zaman. -

Büyülü şehri gezmeye hazırım!
Filmin ön hazırlığı sürdüğü için şehri gezme fırsatım olmamıştı. Cuma günü hem cuma namazını kılar hem de şehrin turistik yerlerini görürüm diyerek Rikhil’den müsaade istedim ve sabah tek başıma Yeni Delhi sokaklarına çıkmak üzere hazırlandım. Çıkmadan önce Akshat’a caminin yerini sorduğumda, bana ‘Cami ne?’ der gibi baktı. Anladım ki Akshat Müslüman deil Hindu imiş. Bir süre sohbet ettik. Hayatını anlattı bana. Ailesi Kuzey Hindistan’da bir köyde kalıyormuş. Çalışıp para biriktirmek ve sonra köyüne dönüp evlenmek için şehre gelmiş fakat para biriktirememiş. Aylık kazancının 6.000 Rupee (yaklaşık 100 dolar) olduğunu öğrendim. Rikhil’e ve ailesine iyice bilenmiştim artık. Bir şekilde Akshat’ı bu kirli düzenden kurtarmalıydım. Önümde boş bir gün vardı ve şehri gezerken bu meseleye kafa yorabilir ve güzel bir plan yapabilirdim. Ayrılmadan önce de Akshat’a bu düzenin çok adaletsiz olduğunu ve değişmesi gerektiğini anlattım. Bana hak verdiğini fakat elinden birşey gelmeyeceğini, tek başına birşey yapamayacağını söyledi ümitsizce.

- Döviz bozdurmak bir hayli meşakkatli. Pasaportunuz ve doldurduğunuz formla bankada sıra beklemeniz gerekiyor. O yüzden tek seferde yüklü miktar bozdurmak avantaj olabilir. -

Diğer Adı; Tuk-tuk
Evden çıkıp merkeze gitmek üzere metroya doğru yürümeye niyetlendim fakat haritadan mesafeyi kontrol ettiğimde yürümek yerine ufak motor taksilere binmeye karar verdim. İlk boş geleni durdurdum ve pazarlığa başladık. Taksici dayı pazarlığı 100 Rupee’den açtı, 40 Rupee’ye anlaştık. Mesafe 4 km idi yaklaşık, bende Rikhil’in tavsiyesi üzerine kilometre başına ortalama 10 Rupee’den fazla vermemeye çalıştım seyahatim boyunca. Metro istasyonuna geldik, indim ve biletimi aldım. Dikkatimi en çok, metro istasyonuna girerken yapılan üst araması çekti. Üstelik üst aramasını polis değil, eli silahlı askerler yapıyordu. 

- Yerel ulaşım genel olarak ucuz Hindistanda. Metro sistemi çok gelişmiş ve turistik yerlerin hemen hepsine ulaşım metroyla sağlanabiliyor. -

Jama Mescid ve Plastik Takkeler
Dediğim gibi o gün günlerden Cuma idi ve ben Yeni Delhi’nin en büyük camii olan Jama Mescid’ine doğru gidiyordum. Benimle aynı yöne doğru ilerleyen ve artan kalabalık, doğru yönde olduğumu gösteriyordu. Sonunda vardım kutsal mekana. Fakat gördüklerim pek iç açıcı şeyler değildi. İlk olarak caminin avlusuna ayakkabı ile girmek yasaktı, bu güzel uygulamaya paralel olarak ayakkabısız gezilen avlunun zemininin temiz olmasını beklerken hiç de öyle olmadığını görünce bir miktar moralim bozuldu. Zemin sokaktan farksızdı. Beni şaşırtan ikinci olay ise namaz kılmaya gelen insanların abdestlerini çeşmeden değilde ufak bir havuzdan alıyor olmalarıydı. Herkes durgun su ile abdestini alıyor ve temizlendikleri o su tekrar aynı havuza geri düşüyordu. 



Muson Yağmuru ve Kelle Paça'cı Dayı
Namazdan sonra bir anda bastıran muson yağmuru yüzünden bir süre camiden çıkamadık. Yağmur dindi fakat bir 15 dakika da yerlerin kuruması için bekledim. Yerler de kuruyunca camiden çıktım ve müslüman mahallesinde dolaşmaya başladım. O meşhur ‘Hindistan kokusu’nu burada duydum ilk defa. Tezgahın üzerine oturmuş, kuzu kafası temizleyen amca gerçekten etkileyiciydi. Gün boyu birçok yer gezdim gördüm. Aklında ne kaldı derseniz ‘kaos’ ve ‘kalabalık’ derim. Ve tabi ki bir Hindistan 'olmazsa olmazı', yolda başıboş yürüyen inekler. Sokak satıcısından aldığım bir dilim papaya ile öğle yemeğini geçiştirip yürümeye devam ettim. Yol üzerinde gördüğüm bir dükkana girip tanesi 1000 Rupee’den (35 TL) hediyelik ipek şallar aldım.


- Hindistan'da hijyene dikkat etmek gerekiyor. Özellikle içtiğiniz suya dikkat edin. Onun dışında abartmamak kaydıyla sokakta satılan yiyeceklerden de uzak durulabilir. Fakat çok enfes şeyler de yedim sokakta. Hiçbir şey de olmadı. -


'Mangoya Talim!'
Vakit bir hayli geç olmuş ve fazlasıyla yorulmuştum. Geldiğim yönden eve döndüm. Dönerken tezgahtan mango satın aldım. Mango bence hindistandaki en güzel şey. Hem çok çeşitli hem lezzetli. Bir mangoyla çok rahat öğün atlatabilirsiniz. Eve vardığımda farkettim ki mango, papaya, cami derken Akshat meselesini hiç düşünmemiştim. Bütün gün keriz gibi gezmiş, bağımsızlık meselesine kafa yormayı unutmuştum. Evin kapısını çaldığımda içerden bağırış çağırış sesleri geldiğini duydum. Kapıyı Rikhil açtı. Çok sinirliydi. Akshat benden aldığı gazla isyan bayrağını çekmiş, bu adaletsiz düzeni yıkmaya çalışıyordu. Ama içeri girdiğimde gördüm ki, valizi eline tutuşturulan gariban köylü söylene söylene kapıya doğru geliyordu. Belli ki kovulmuştu işinden. Aylık 100 dolar maaşı vardı, benim yüzümden o maaştan da olmuştu. Yanıma geldi, destek bekler şekilde gözlerimin içine baktı. Kısa bir süre bakıştık. O an aklımdan çekeceğimiz film, yapacağımız motosiklet turu, oraya gelmek için ayrıldığım işim ve başka birsürü şey geldi geçti. Gözlerimi Akshat’tan kaçırarak içeri mutfağa doğru yürüdüm, Rikhil’e ‘Pampa şu mangoları buzdolabına koyalım da yemekten sonra yeriz soğuk soğuk’ dedim. Rikhil keyifsiz bir şekilde aldı elimdeki poşeti ve ‘Abi ne yemeği, elemanı kovduk ya, yemek yapacak adam yok’ dedi. Kapıya doğru baktığımda Akshat gitmişti bile. Lüzumsuz girdiğim bağımsızlık mücadelesi başlamadan bitmiş, Akshat işinden olmuş, biz de akşam yemeğinde mangoya talim etmiştik.

- Bir sonraki yazıda motosikletle gezi hazırlıkları ve film çekimi... -


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder